Deniz çayırlarını nasıl koruyabiliriz? Posidonia oceanica, deniz ekolojisinin dengesini sağlamada temel bir rol oynar. IUCN Kırmızı Listesi’ne göre “Düşük Riskli” (Least Concern) statüsünde olan Posidonia oceanica’nın, karşı karşıya olduğu tehditler yüzünden yayılım alanı giderek azalmaktadır. Bu türe yönelik nasıl koruyabiliriz sorusunun en doğru cevabı ise “var olanı korumak” şeklindedir.
Denizel ekosistem restorasyonu yaklaşımlarından biri olan biri olan Posidonia oceanica transplantasyonu (ekimi) uzun yıllardır Akdeniz ve ülkemiz kıyılarında yapılmaktadır. Denemelerin hepsinde de ekilen Deniz çayırları, doğal çayır yataklarından sökülüp başka alanlara ekilerek çayırın ekilen alanda tutunup tutunmadığı ve hayatta kalma oranları incelenmiştir. Genel olarak yapılan çalışmalardan çıkan sonuçlar derlendiğinde, transplante edilen Deniz çayırlarının hayatta kalma oranlarının yıl bazında değişim göstermesine rağmen, yaklaşık %10 gibi çok düşük miktarlarda kaldığı ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda bu çalışmaların tartışma kısımlarında (transplantasyon deneylerinin yapıldığı) bu tip ekim çalışmalarının anlamlı sonuçlar vermediği gözlemlenmiştir ve ekim çalışmalarının tür ve habitata herhangi bir pozitif katkısı olmamasının yanı sıra bu çalışmalar doğal çayır yataklarının tahrip edilmesine neden olmaktadır.
AKD tarafından tamamlanan, MERCES projesiyle yapılan deneme çalışmalarında da farklı sonuçlar elde edilememiştir. Bu proje ile, dış etkenlerden (balıkçılık ekipmanlarının yol açtığı hasarlar, çapalama zararları ve otçul türlerin baskısı) arındırılmış kafes deneyleri ile tam kontrollü ortamda bile sonuç değişmemiştir. Hatta bazı alanlarda deneyin ikinci yılının sonunda ekilen deniz çayırlarının tamamen yok olduğu da gözlenmiştir.
Sonuç olarak, yapılan çalışmalar ve denizel ekosistemlerdeki özellikle fiziksel değişimlerin de (deniz suyu sıcaklık artışı vb.) göz önünde bulundurulması ile yapılan ekim çalışmalarının Posidonia oceanica gibi hassas türlerin korunmasına yönelik faydadan çok zarar verdiğini söylemek mümkündür. Bu tip yaklaşımların yerine, doğal çayırların yerinde korunmasına yönelik yaklaşımlar türün korunmasına yönelik daha etkili sonuçlar doğuracaktır. Deniz çayırlarını tehdit eden ve özellikle mekanik hasarlara neden olan marina, liman, iskele gibi kıyı inşaatları, teknelerin çapalama zararları ve trol, algarna gibi dip yapısına zarar veren balıkçılık yaklaşımlarının bu habitatlarda sınırlandırılması hatta tamamen durdurulması, habitatın korunmasında çok daha etkili olacaktır. Deniz koruma alanlarının varlığı da türün korunmasında önemli rol oynamaktadır.
Deniz çayırları oksijen üretir, karbondioksit depolar ve ormanlar gibi biyolojik çeşitliliği destekler, kıyı erozyonunu engeller; ayrıca ölü yaprakları plajlarda birikerek yeni ekosistemler oluşturabilmektedir.
Akdeniz ekosistemine endemik olan Deniz çayırlarını korumak için en etkili yol, var olanı korumaktır.
Bu yazı, AKD ekibinin Bilimsel İzleme Uzmanı Vahit Alan ile birlikte hazırlanmıştır.